Kendinle Randevun Var: Kendini Yeniden Tanıma Rehberi

Etrafında herkes bir yerlere yetişmeye çalışırken sen de içinden bir sesin “Dur biraz, nefes al!” dediğini duyuyor musun? Hayatın akışında, bir sabah kahveni içerken bile kendini kaybetmek mümkün. İşte tam da bu yüzden bugün seni en önemli insanla randevulaşmaya davet ediyorum: Kendinle!

“Kendinle randevu” kulağa biraz tuhaf gelebilir. Belki de “Ne saçma, ben zaten her an kendimleyim!” diye düşünüyorsun. Ama gel sana hemen farklı bir bakış açısı sunayım: Kendinle birlikte olmak ve kendinle tanışmak, iki bambaşka deneyimdir. Birinde otomatik pilotta yaşıyor, diğerinde ise bilerek ve isteyerek kendi iç dünyanı keşfediyorsun.

Bu yazıda, sana sıradan bir “kendini tanıma listesi” sunmayacağım. Pinterest’ten kopyalanmış cümlelerle süslü bir motivasyon yazısı da değil bu. Burada seni samimi bir keşif yolculuğuna davet ediyorum. İçinde cevher gibi duran düşünceleri, duyguları, hayalleri ortaya çıkarmaya hazırlan. Şimdi güzel bir kahve ya da çay al, defterini hazır et ve başlayalım.

1) Kendinle Randevunun Temeli: Bilinçli Farkındalık

Kendinle randevu fikrinin kalbinde bilinçli farkındalık var. Yani gün içinde sürekli otomatik düşüncelerle hareket etmek yerine, oturup düşüncelerine objektif bir gözle bakmak. Bu çoğu insana korkutucu gelir çünkü zihnimiz dolup taşan bir market arabası gibi: geçmiş anılar, gelecek kaygıları, başkalarının beklentileri…

Bir süreliğine tüm bu karmaşayı bir kenara bırakmayı deneyelim. Bugün, gözünü kulağını dış dünyadan biraz koparıp, iç sesini duymak için alan açıyoruz. Çünkü senin hikayen, orada, içerde saklı.

2) Randevu Mekanı: Senin Kutsal Alanın

Bu randevunun en eğlenceli kısmı: Mekan seçmek! Burası, kendinle baş başa kalacağın, seni rahatlatan bir alan olmalı.

Belki evindeki en konforlu koltuk, belki balkon, belki parkta bir bank. Yeter ki orada kendini güvende ve huzurlu hisset.

Yanına sevdiğin bir içecek al. Loş bir ışık aç. Belki hafif bir müzik. Kimseyi memnun etmek zorunda değilsin. Bu alan senin mabedin.

Birçok insan için “özel alan” yaratmak lüks gibi görünür ama aslında ihtiyacımız olan sadece birkaç dakikalık özen. Kendini önemsediğini hissetmen, sana anlatacağın hikayenin ilk cümlesidir.

3) Kendini Dinleme Ritüeli

Şimdi asıl konuya geliyoruz: Kendini gerçekten dinlemek.

Bir defter aç. Başına kocaman bir başlık at: “Ben Kimim?”

Sakın gülme. Bu soru, düşündüğünden çok daha derin bir anahtardır. Şöyle yapabilirsin:

  • Bugün seni mutlu eden en küçük şey neydi?
  • Son bir ayda seni en çok zorlayan duygu ne oldu?
  • Sabah uyandığında aklına ilk düşen düşünce neydi?
  • Eğer kimseden çekinmesen, şu an neyi değiştirmek isterdin?

Bu soruları yazarken sakın “mantıklı” olmaya çalışma. İçinden ne geliyorsa dök. Çünkü defterinde senden başka kimse yok.

4) Otomatik Pilottan Çıkma Taktikleri

Belki şimdi fark ediyorsun: Hayatının çoğunu otomatik pilotta geçiriyorsun. Sabah kalk, hazırlan, çalış, yemek yap, dizi izle, uyu… Arada “Ben ne yaşıyorum?” diye sorgulamaya fırsat kalmıyor.

Bugün farklı bir şey yapacağız.

Birkaç öneri:

  • Telefonunu sessize al. Bildirimler, mail uyarıları, WhatsApp mesajları… Hepsi biraz bekleyebilir.
  • Saat kur. Kendine en az 30 dakika ayır. Zihnin “Aman canım, sonra bakarım” diyecek. Dinleme.
  • Bir obje seç. Bir fincan, bir mum ya da bir çiçek… Ona uzun uzun bak ve içinden geçenleri defterine yaz.

Bu küçük ritüeller, seni otomatik pilot modundan çıkarıp bilinçli farkındalık alanına taşır.

5) Gerçek Duygularını Kabullen

Birçoğumuz yıllarca “güçlü olmak” adına hislerini halının altına süpürmeyi öğrendi. O yüzden “Nasılsın?” sorusuna otomatik “İyiyim” cevabı veririz.

Ama bugün başka bir gün.

Kendine şu soruyu sor:

“Gerçekten nasılsın?”

Ve cevabını yargılamadan yaz.

Üzgünsen yaz. Kızgınsan yaz. Yorgunsan yaz.

Unutma: Duygularını kabul etmek onları güçlendirmez, aksine hafifletir.

Bir psikolog şöyle demişti: “Duygular, görülmeyi bekleyen misafirdir. Kapıyı açarsan giderler. Açmazsan camdan cama dolaşır dururlar.”

6) Kendine Sorular Sorma Sanatı

Bu randevunun en büyüleyici kısmı: Sorular.

İyi sorular, içindeki cevherleri açığa çıkarır. Sana birkaç öneri:

  • “Hayatımda beni gerçekten heyecanlandıran şey ne?”
  • “Hangi yanımın daha çok görünmesini istiyorum?”
  • “Kendim için sakladığım hangi hayali erteledim?”
  • “Bugün, bana yük olan ne varsa, bırakabilir miyim?”

Soruları okuduğunda içinde bir kıpırtı hissediyorsan, doğru yerdesin demektir.

7) Küçük Bir Söz Ver

Son adım: Bu buluşmayı anlamlı bir kapanışla taçlandırmak.

Defterine minik bir söz yaz:

“Kendime sadık kalmaya niyet ediyorum. Duygularımı görmeye, ihtiyaçlarımı önemsemeye ve iç sesimi dinlemeye kararlıyım.”

Bu sözü, bir mantraya dönüştür. Sabahları bir bardak su içerken tekrarla.

Çünkü en büyük dönüşüm, kim olduğumuzu hatırladığımız an başlar.

Son Söz

Bugün başladığın bu randevu, belki de uzun zamandır ihmal ettiğin bir arkadaşlığı yeniden canlandıracak: Kendinle olan bağını.

Unutma, sen sadece yapman gereken işlerden, başkalarının beklentilerinden ibaret değilsin. Sen; düşünen, hisseden, özleyen, hayal kuran bir varlıksın.

Bu yolculuk biraz ürkütücü olabilir ama bir o kadar da özgürleştiricidir.

Bugün kendinle buluştuğun için teşekkür et.

Ve kendine kocaman sarıl.

Çünkü bu hayatta en çok senin desteğine ihtiyacın var.

İçinden başla Kategormizde Sorun Var Kaç Dediler… Üzerine Gidiş Şeklim yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

error: Content is protected !!